Kitap SpoilerBilgiSanat

Küçük Prens ve İzleri

Küçük Prens

Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan, klasik bir masal ve felsefi bir romandır. Dünyanın en çok satan ve okunan kitaplarından biridir. Eserde, bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılmaktadır. Kitap boyunca, Küçük Prens ‘in gezegenindeki yaşamı, felsefesi ve diğer gezegenlerdeki maceralarından bahsedilmektedir. Küçük Prens ‘in gezegenler arası yolculuğu, yetişkinlerle ve toplumla olan etkileşimleriyle doludur.

Hikayede bahsedilen anlatıcı bir pilottur. Bu pilotun uçağının birdenbire bozulur ve Sahra Çölü’ne iniş yapmak zorunda kalır. Çölde Küçük Prens ile karşılaşır. Küçük Prens yazara yaşadığı yeri, yaşadığı maceraları anlatmaya başlar. Anlattığına göre o, B-612 asteroidinde tek başına yaşayan bir prenstir. Gezegeninde çok sevdiği bir güle özenle bakar. Gülüne nasıl daha faydalı olabileceğinin yollarını araştırmak istediği için diğer gezegenleri gezmek zorunda kalmıştır.

Kralın gezegeninde otorite tutkusunu, sanatçının gezegeninde kendini beğenmişliği, sarhoşun gezegeninde saplantıyı, iş adamının gezegeninde amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeninde öğrenmeden ve değişmeden emir yerine getirmeyi, coğrafyacının gezegeninde ise elitizmi görür. Küçük Prens hepsinden mutsuz ayrılmıştır. Gezdiği son gezegen ise Dünya’dır. Dünya, diğerlerinden farklı olarak büyük ve kalabalık bir gezegendir. İnsanların kendi değerlerinden daha çok, giysileriyle anlam ve değer kazandıkları bir yerdir.

Önemli Detaylar

Üzerinden geçmek istediğim bir bölüm var. Anlatıcı küçükken fil yutmuş bir boa yılanı çizer. Çizdiği resmi bir çok kişiye gösterir fakat hepsi başka bir şeye benzetir kimse fil yutmuş yılan demez. Daha sonra anlatıcaya resim yapmak yerine tarih, coğrafya gibi alanlara yönelmesini gibi öğütler verirler. Anlatıcı büyüyüp, pilot olur. Küçük Prens pilottan bir koyun resmi çizmesini istemiştir. Küçük Prens, pilotun resmedeceği koyunun nasıl olması gerektiği konusundaki belirsizlik onu endişelidir. Pilot, birçok farklı koyun çizer, ancak Küçük Prens hiçbirini istediği gibi bulmaz. Sonunda, pilot, basit bir kare şeklinde bir kutu çizer . Küçük Prens’e içine koyunun girebileceğini ve onun için yeterince küçük olduğunu söyler. Küçük Prens, bu basit çizimden memnun olur. Kutunun içindeki koyunu hayal eder. Bu hikaye, yetişkinlerin karmaşıklaştırdığı bir problemi basit bir çözümle çözen çocuksu bir bakış açısını vurgular. Aynı zamanda, Küçük Prens’in saf ve doğal düşünme tarzını da yansıtır.

Kitabın içindeki birçok ünlü alıntı ve konuşma, derin felsefi ve insanı anlama üzerine düşündürücü sözler içerir. Örneğin, “Görüntü önemli değildir, kalp için göz arar” gibi Küçük Prens’in Güller gezegenindeki deneyimi sırasında Tilki ile yaptığı konuşma, insanların yüzeysel görünüşlerin ötesindeki gerçek değeri anlamaları gerektiğini vurgulamıştır.

Ayrıca, “Sadece kalbin görebileceği şeyler için asıl önemli olanı gözle görmekti” gibi Küçük Prens’in tilki ile olan diyalogları, dostluğun, sevginin ve bağlılığın gerçek doğasını keşfetmesini sağlar.

Küçük Prens’in yolculuğu, felsefi öğretilerle dolu olan diğer gezegenlerdeki maceraları da içerir. Örneğin ; bu gezegenlerden birinde karşılaştığı Lamba Söndüren, materyalizmin ve tüketiciliğin insanları nasıl içi boş bir yaşama sürükleyebileceğini temsil etmiştir.

Sonuç

Kitap, pilotun uçağını tamir etmesi ve Küçük Prens’in kendi gezegenine dönmesiyle son bulur. Ancak, bu sadece fiziksel bir dönüş değil, aynı zamanda hem pilotun hem de okuyucunun içsel bir yolculuğudur. Çünkü Küçük Prens’in hikayesi, insan doğasını, ilişkileri ve dünyadaki yerimizi anlamaya yönelik derinlemesine bir keşif sunar.

Sonuç olarak, “Küçük Prens”, masalsı bir dille anlatılan derin ve etkileyici bir hikaye olup, dostluk, sevgi, kayıp ve özgürlük gibi evrensel temaları işler. Antoine de Saint-Exupéry’nin unutulmaz karakterleri ve özlü sözleri, kitabı yalnızca bir çocuk kitabı olmaktan çıkarıp, her yaştan okuyucunun kalbine dokunan bir başyapıt haline getirmiştir.

Alıntılar

Öne çıkan konular için bazı alıntıları eklemek isterim;

“Hoşça git,” dedi tilki. “Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: “Gerçeğin mayası gözle görülmez.”

“Büyükleri hoş görmek lazım”

“Ölene kadar sorumlusun, gönül bağı kurduğun her şeyden.”

“Görüntü önemli değildir, kalp için göz arar.”

“Sadece kalbin görebileceği şeyler için asıl önemli olanı gözle görmekti.”

“Aşırı derecede emir kırıcılardan hoşlanmam, çünkü hep kendimi öyle hissederim.”

“Eğer bir yıldızı severseniz, geceyi izlemeniz yeterlidir. O yıldız sizin için güzel kılar bütün yıldızları.”

“Kendine sor, hangisi sana bağlıysa, ona sahip olursun.”

“İnsanlar, ancak yüreğiyle iyice baktıkları zaman doğruyu görebilirler. Esas önemli olan gözle görülmeyeni görebilmektir.”

“Herkesin bir yerde biri vardır; bense, belki de kaldırım taşlarından birinin altındaki karanlık bir yere düşmüş olabilirim.”

“Bir çiçeği büyüten sevgi, İnsanı değiştirmez mi sanıyorsun.”

“Kendine bağlı olduğun şeyler, seni tutsak eder.”

“Aşkı fark edebilmek için, kör olmamız gerekmez, sadece yüreğimizin gözlerini açmalıyız.”

Bu alıntılar, kitabın derinlikli ve düşündürücü karakterini yansıtır ve okuyucuları insan doğası, aşk, dostluk ve sorumluluk gibi evrensel temalar üzerinde düşünmeye teşvik eder.

Dikkat Çekenler;

“Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. “Kaç yaşında?” derler, “Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?” Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar. Deseniz ki, “Kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı.” Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama, “Yüz bin liralık bir ev gördüm,” deyin, bakın nasıl “Aman ne güzel ev!” diye haykıracaklardır.”

“Büyükler hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlayamıyorlar; onlara her şeyi açıklayıp durmaksa, çocuklar için gerçekten çok yorucu…”

“Sahipsiz bir elmas buldun diyelim, o senindir. Sahipsiz bir ada keşfettin, senindir. Aklına daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir fikir geldi, hemen patentini alırsın, senin olur. İşte tıpkı bunun gibi, yıldızların sahibi de benim; çünkü onlara sahip çıkmayı ilk ben akıl ettim.”

“Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğumuz için yeterlidir. “Çiçeğim işte şunlardan birinde,” deriz kendi kendimize.”

“Belki de gökyüzü insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzel.”

“Bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana… Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin…”

“Sana ait olanı bu kadar önemli yapan, onun için harcadığın zamandır.”

“Senin gezegenindeki insanlar,” dedi Küçük Prens, “aynı bahçede beş bin tane gül yetiştiriyorlar… ama yine de aradıklarını bulamıyorlar.”

“Ancak kendini beğenmiş adam onu duymamıştı bile. Çünkü kendini beğenmiş insanlar sadece övgüleri duyarlar.”

Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry

İyi Okumalar.

Önerilen içerikler
BilgiSağlık

Evde Kolayca Yapabileceğiniz 6 Detoks Tarifi

Bilgi

“Solo Seyahatin Keşfedilmemiş Sırları”

Bilgi

En Kolay Vize Veren Ülkeler

BilgiHayatPsikoloji

İrade ve İçsel Gücün Keşfi

Abone olup yenilik ve promosyonlardan haberdar olabilirsin!

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları görüntüle
0
Would love your thoughts, please comment.x