FelsefeHayatSanat

HÜZÜN

HÜZÜN

Hüzün, melankolinin insanın ruhuna tutunup orada filizlenip yaprak açmasıdır… Kalabalıkların içindeki yalnızlığa dair bir hissi vardır. 

Derin düşüncelerin insanı çektiği mıknatıssal bir alandır.  Depresyonla arasında birkaç adımlık mesafededir dersem sanırım abartmış olmam. Biraz keder, biraz sebepsiz içsel boşluk, bir tutamda çözümü olmayan bekleyişleri içerir. Başka bir deyişle hüzünlü olanlar genelde gelecek hakkında karamsar veya belirsiz hissedebilirler, yaşamın anlamı veya insanın varoluşsal durumu gibi konular üzerinde düşünme eğiliminde olurlar. Hüzün yerini tespit edemediğimiz bedensel bir sancıya benzemektedir. Sancının yeri belli değildir ama derinden geldiğini çoğunlukla hissederiz. Hüzün, duygusal bir yoğunluğu ifade ederken, aynı zamanda insanın içsel karmaşıklığını da yansıtmaktadır.

Hüznün Rengi

Eğer hislerimizin renkleri olsaydı hüzün kesinlikle puslu, kararmış bulutların göğü kapladığı bir gün gibi gri olurdu. Derinlerimizi kaplayan bu gri bazen bedenimizde kendini yorgunluk gibi de hissettirebilmektedir. Sizi aldığında mevsim gözetmeksizin sebepsizce halsiz, takatsiz kalırsınız, hatta ürperirsiniz yahut endişelenebilirsiniz. Önce bu oluşturduğu hissin yoğunluğuna bağlı olarak kişiyi bir çerçevenin içine alır. Fakat bir süre sonra çizdiği bu çerçevenin merkezi huzura dönüşmektedir.

Hüzün Ne Zaman Ortaya Çıkar?

Hüznün ne zaman ortaya çıkacağı belli değildir. Belki bir iç çekişte, belki bir hayal kırıklığını anımsadığınızda ya da umutsuzluğa kapıldığınızda ortaya çıkacaktır. Bazılarımızda ortaya çıkmakla kalmaz karakteristik bir özellik olarak kişinin benliğine yerleşiktir. Hüznün niteliği de niceliği de duygusal hassaslıkla paralel doğrultuda kendini gösterir. Çünkü içe dönük bir hissiyattır. Ayrıca, ne kadar incinebiliyorsa insan o kadar hüzünlüdür diyemeyiz. Kişilerin içsel kimlikleriyle ilgili hislerinin belirme şekli farklıdır. Kimimizde öfke, kimimizde üzüntü, kimimizde de hüzne bürünür.

Hüzün, üzüntü hissine en yakın duygumuzdur. Aralarında ince bir fark vardır, üzüntü ve hüzün arasındaki bu ince farkı belirlemek zor olsa da üzüntü genellikle net bir acının sonucunda ortaya çıkan somut durumdur. Hissettirdiği duygu hüzünden daha keskindir ve direkt acı ile beslenir. Asla dinmeyeceğini düşündüren fırtınalı bir gün gibidir. Fakat hüzün bir yağmur ormanının sessizliğidir, insanın kendini iradesizce zamanın verdiği bu sessizliğe özgürce bırakışıdır.  Üzüntü ağlamaktır, hüzün ise gözlerin nemlendiği halde ağlayamamaktır. Ağır ağır çalan kederli bir şarkıyı dinlerken sizi alıp götürdüğü yerdir hüzün.

Hüzünden kurtulmaya çalışmamak, onun verdiği tadın keyfini çıkarmak hoş bir zaman geçirmenizi bile sağlayacaktır. Hüzün insan olmanın getirdiği bir haldir. Onu alıp kabul edin ve ruhunuzda gezinmesine izin verin. Duygularınızı anlamlandırmak için hüznünüzden ilham alarak sanatsal hobiler ile uğraşarak farklı çıktılar da elde edebilirsiniz. Hüznünüze şefkat göstererek, kendi duygularınızın eşsiz lezzetlerini deneyimleyebilirsiniz. Unutmayalım ki hislerimiz aklımız ile bedenimizin mucizevi bağıdır ve hislerimiz parmak izlerimiz kadar her bir insan için benzersizdir.

Beni hüzne götüren bir şarkıyı da oraya gitmek isteyenler için buraya bırakıyorum.

Huzurla Hüzünlenin..

Önerilen içerikler
BilgiHayatPsikoloji

İrade ve İçsel Gücün Keşfi

Sanat

Orhan Veli 110 Yaşında!

BilgiHayatPsikoloji

Empati: İnsanlık Bağının Mizacı

BilgiHayatSağlık

“Kanserle Savaşta 6 Güçlü Müttefik: Sofranızda Yer Açın!”

Abone olup yenilik ve promosyonlardan haberdar olabilirsin!

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları görüntüle
0
Would love your thoughts, please comment.x