Fransız ihtilalinin getirdiği ‘İnsan Hakları Beyannamesi’ Tanzimat dönemi sanatçılarını esaret temasına yöneltmiştir. Fakat sanatçılar esaret temasını eserlerinde sosyal bir problem olarak değil daha çok ‘romantik, melankolik’ bir duygunun temelinde işlemişlerdir. İşlenilen bu tema ile Osmanlı modernleşme sürecini yorumlamak ve anlayabilmek için önemli bir kaynak oluşturmuştur. Bu kaynaklardan en önemlisi de Samipaşazade Sezai’nin ‘Sergüzeşt’ adlı romanı olmuştur.
.
Romana bakıldığı zaman Samipaşazade Sezai’nin anlatımı ile esaret sorununun Osmanlı modernleşme döneminde nasıl tanımlandığının gösterilmesi bakımından tarihsel veriler sunmaktadır. Anlatılmak istenen dönemin asıl önemli sorunu cariyelik kurumu, Samipaşazade Sezai’nin hayatını da yakından ilgilendirir. Çünkü, yazarın annesi Kafkasya’dan kaçırılıp İstanbul’a getirilmiş Gürcü asıllı bir cariye olan Dilarayiş Hanım’dır. Samipaşazade Sezai’nin asıl ününü kazandığı Sergüzeşt eserinin roman yapısı, dili ve psikolojik tahlilleriyle dönemin en dikkat çeken eserleri arasına girmiştir. Yine eserin teması olan esaret konusuyla birlikte hürriyet kavramını birlikte işlediğinden dolayı sıkı bir takibe alınmış olan sanatçının, bu eserini ve işlediği konuyu dikkat çeken bir unsur haline getirir.
Sonuç olarak, dönemin her sanatçısının üzerinde durduğu ve ana teması haline getirdiği esaret kavramını Samipaşazade Sezai her yönden en iyi şekilde açıklayarak sunmuş ve bu kavramların hem edebiyat tarihi açısından hem Osmanlı tarihi açısından incelenmesine sebep olmuştur.