Filmin sonunda 3 kere şaşırtan bu harika filmin anlatmaya çalıştığı şeyi spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım.
Glass, tamamen psikolojik bir savaş üzerine yazılmış bir film. Aslında bu film serinin üçüncü filmi. Bu üç filmi bilmeyenler için ilk filmin adı Unbreakable(Ölümsüz), ikinci filmin adı ise Split (Parçalanmış). Unbreakable 2000 senesinde çıktığı için dönem seyircileri için çok bilinmese de her şeyden önce o filmi izlemeniz gerektiğini söylemeden geçmeyelim.
Film serisinde anlatılmak istenen şey insanlığın, sınırlarını ne kadar aşabileceğini ve insan oğlunun güç ve yetenek dediğimiz şeylere sahip olabileceğini anlatıyor. Aslında Split filminde Morgan Freeman eşliğinde bilimsel olarak şizofreni ve kişilik bozukluğu hastalarının kişilikleri konusunda ne kadar ileri gidebileceğini bilimsel bir şekilde anlatmakta. Tamamen konuya bilimsel olarak yaklaşıldığı için Glass filminin tamamını bilimsel olarak bekledik. Tabii ki Glass filmi de bilimsel ancak filmin içinde geçen bir konuda süper kahramanlara yorumlansa da bunun tamamen bir suçlama ile göz boyama olduğunu filmi izlerken anlayacaksınız.
Olaylara yaklaşımıyla her yerde ön planda olan Morgan Freeman bu filmde yer almadı
Bildiğiniz üzere Morgan Freeman, Split filminde ara sahnelerde bilimsel konulara yorumu ve yaklaşımıyla ön plandaydı. Söyledikleri yanlış olsa bile filmdeki kişiliklere ve inanılmaz şeylere inanmamızın tek sebebi Morgan Freeman olabilir.
Glass filminde de en büyük eksiklerden biri bu olabilirdi aslında. Bir anlatıcı, öğretici veya inandırıcı yoktu. Tabii bu sefer her şeyi biraz gizemli tutmak istedikleri için de olmadığını söyleyebilirim.
Glass filminde, Samuel L. Jackson, Bruce Willis, James McAvoy başrolleri paylaşıyorlar. Bu üç hastanın da kendine has özellikleri var ve bu özellikleri açığa çıkarmayı öğrendiklerinde sonunda sizleri şoka sokacak eminim.
Beklentilerinizi sona doğru düşürse de, biterken üzüldüğünüzü sandığınız anda ard arda 3 kere şoka sokacak bir filmdir.
Sizlere bunu daha iyi özetleyemem sanırım, iyi seyirler…😊